dediklerine kısmen katılıyor, kısmen katılmıyorum. Statik, yapı statiği derslerini vermiş hala kafasında mesneti, mafsalı reel bir yapı ile bağdaştıramayanlar vardı, bulonun ne olduğunu bilmeden çelik yapı tasarımı yapan vs. bu da dediğin gibi, derslerin çok teoride kalamsı, pratik ile bağdaştırılmadan öğrenciye verilmesi. bunu hocalara sorsan, eğitim sisteminin eksikliğini öğrenciye yıkmaya çalışır, biz sadece yol gösteririz gitmek isteyen gider araştırır vs. gibi. ünivesiteler, gelişmiş ülkelerib ilerleyişlerini kopyalayıp bir yandan siyasi ve koltuk kaygıları ile uğraşadursunlar. kendi üinversitem adına knuşayım, bölüm sitesindeki ders içeriklerinde pratik ile destekleniyor sözde, teknik geziler vs. gibi. ama uygulamada tabiki de öyle birşey yok. teori olarak da öğrettilen 2 detay çözümü, sistem tasarımına dair o kadar yetersiz mezun oluyoruz ki. Herneyse bu da uzun konu, özetle; üniversiteler özellikle inşaat mühendisiğinde pratik anlamda çok eksik, mimarlık için böyle düşünmüyorum, inşaat mühendislerine nazaran iş dünyasına ve mesleğe daha hazır yetişiyorlar.
Katılmadığım nokta ise, matematik ve fizik derslerine saçma sapan demen :) İnşaat mühendisliğinin temelinde matematik ve fizik bilimi var, bu derslere nasıl saçma dersin? matematik olmadan diferansiyel denklemleri, onlar olmadan da o külfetli akışkanlar mekaniği, hidrolik hesaplarının mantıgını öğrenemezsin örneğin. veya yeterli düzeyde kimya bilgin olmadan malzeme bilimini, o olmadayn da yapı malzemelerini vs. ben bu dersleri gereksiz görmüyorm,
4.00-2.00 muhabbetine gelecek olursak; iş hayatında başarı 100 puansa, en fazla 5 puanı ortalamadır. Eğer mesleki genel kültür, mesleki çevre, faaliyetler, sosyal aktiviteler vs. bu yönlerde bir kişi kendisine gram birşey katmadan 4.00 ortalama yaparsa, tabir-i caizse bi cacık olmaz o ortalamadan; nacak bizde eğitim-öğretim kısmının sadece öğretimi olduğundan, eğitim eksik oldugundan öğrenciler de çok yanlış yönlendiriliyor ve bu da iş hayatında hayal kırıklığı, sudan çıkmış balıklıkla sonuçlanıyor.