Kılcallık olayı ilk defa Leonardo da Vinci tarafından ortaya çıkarılmıştır. Ancak bu konudaki ilk hassas ölçüler Francis Hauksbee tarafından yapılmıştır.
Kılcallık olayını yüzey gerilim kuvvetleri ve çekim kuvvetleriyle açıklamak mümkündür. Buna göre yüzeyden uzakta bulunan birçok küçük su küresine etki eden çekim kuvveti en yakın çevresinden gelir ve biraz uzaklaşılırsa sıfıra yaklaşır.
Bir sıvı ile başka bir maddenin moleküler seviyedeki çekiminin , sıvının kendi molekülleri arasındaki çekim kuvvetinden daha kuvvetli olması sonucunda Kılcallık ya da Kapiler Olay meydana gelir. Bir bitkinin iletim sisteminde veya pürüzlü kâğıtla kolayca gözlenebilir.
Serbest yüzey sıvı, gaz ve katı gibi üç maddenin bir noktada buluşmaları ile ortaya çıkmış ise, bu halde sıvı molekülleri arasındaki kohezyon kuvvetleri ile, sıvı-katı arasındaki adhezyon (yapışma) kuvvetlerinin sonucu olarak yüzey çekilmesi ortaya çıkar. Yüzeysel çekilmenin değeri sıvı, gaz ve katı cismin cinslerine göre farklılıklar gösterir. Her üç maddeyi belirterek yüzeysel çekilmenin değerini bulmak gerekir. Örneğin su-hava-cam için yüzey çekilmesi, su-hava-demir üçlüsünün yüzey çekilmesinden farklıdır.
Sıvı küresinde etki eden kuvvetler, sıvı küreciği yüzeyden uzakta olduğunda moleküller arası kuvvetlerle dengelenirler. Ancak, sıvı küreciği sıvı yüzeyine yakın ise bu dengelenme düşey doğrultuda olmaz ve yüzeyden içeri doğru bastırılır. Bu işler yüzeye yakın bütün sıvı kürecikleri için doğru olur. Böylece yüzeyde belirli bir tabaka içeri doğru bastırılmış olur ki, bu da yüzey gerilimi doğurur.
Şekil-1: Kılcallık Etkisinin Gözlenmesi
Serbest yüzeyin eğrisel bir yüzey olması halinde, yüzey çekilmesi, serbest yüzeyin altında moleküller ile üstündeki moleküller arasında bir basınç farkı meydana getirir. Bu basınca “kılcal basınç” denir. Kılcal basınç nedeni ile ince (kılcal) borularda sıvılar yukarı veya aşağı doğru hareket eder ve sonuçta belirli bir seviyede durur. Bu olaya da “kılcallık” denir. Kılcal boruda sıvı yükselirse bu sıvıya “ıslatan sıvı” aksi halde “ıslatmayan sıvı” denir. Su, şarap, gliserin gibi sıvılar ıslatan sıvılar olmasına karşın, cıva ıslatmayan sıvılara örnektir.
Yüzey çekilmesinin önem taşıdığı olaylar arasında kılcal dalgaların mekaniğini (çay bardağının titreşmesi halinde çayın yüzeyinde oluşan kırışıklıklar) ve yer altı sularının modellemesinde kullanılan Hele-Shaw (Hele-Şov) aletindeki gibi bazı olayları saymak olanaklıdır.
Kılcallık olayının rastlandığı bir yer de damlalıklarda sıvı ilaçların yükselmesidir. Bunlardan başka rastlandığı değişik bir yer de, ağaçlarda suyun topraktan ağacın diğer bölümlerine çıkmasıdır.
Şekil-2 : Ağaçlarda Kılcallık Etkisi
Bir küp şeker parçası, fincandaki çayın ya da bir başka sıvının yüzeyine değdirilirse, sıvının şekerin içine emilerek yukarı doğru yükseldiğini görürüz. Kurutma kâğıdında mürekkebin, ucu suya batırılmış havluda suyun, lamba fitilinde gazyağının emilerek yukarı yükselmesi de buna benzer. Yerçekimi kuvvetine karşı gerçekleşen bu harekete kılcal etki ya da kılcallık denir.
Şekil-3: Sanatçı Oscar Diez’ in Kılcallık Etkisini Kullanarak Yaptığı Takvim
Bu etki sıvının dik bir yüzeye dokunduğu kısımda sıvı yüzeyinin menisküs denilen içbükey bir hal almasına sebep olur. Aynı etki sünger gibi maddelerin suyu emmesinde de görülür.
Kılcallığı gözlemlemek için en çok kullanılan deney düzeneği kılcal borulardır. Cam bir borunun, dikey vaziyette, su gibi bir sıvının içine batırılması sonucunda konkav bir menisküs oluşur. Yüzey gerilimi, sıvı kolununu, yer çekimi ile moleküller arası kuvvetler dengeye gelene kadar yukarı çeker. Sıvı kolonunun ağırlığı borunun yarıçapının karesiyle, sıvı ve boru arasındaki temas uzaklığı borunun yarıçapıyla orantılı olduğundan dar bir boru sıvıyı geniş bir borudan daha yukarı taşır. Örnek olarak, 0.5 mm yarıçaplı cam bir boru suyu ortalama 2.8 mm yüksekliğe ulaştırır. Bazı madde çiftlerinde, mesela cam ve cıva ikilisinde, atomlar arasındaki kuvvetler, sıvı ile katı arasındaki çekim kuvvetinden güçlüdür. Bu yüzden konveks bir menisküs oluşur ve kılcallık tersine işler.
Şekil-4: Su ve Civanın Cam Borudaki Kapilaritesi
Eğer cam ile sıvı molekülleri arasındaki bu yapışma kuvveti, sıvının molekülleri arasındaki bağlanma kuvvetinden daha büyükse sıvı, cama temas ettiği yerlerde yukarı doğru çekilir, bu da sıvının yüzeyinin çukurlaşmasına neden olur.
Su dolu bir cam bardağın içine ince bir cam boru (kılcal boru) daldırılırsa, borunun içine derhal su dolar ve borunun iç duvarlarındaki çekim kuvvetinin etkisiyle su, borunun içinde yükselerek kaptaki düzeyinin üstüne çıkar. Kılcal boru ne kadar inceyse, yani çapı ne kadar küçükse, duvar alanının içeri giren su hacmine oranı o kadar büyük olur. Bu da suyun üzerinde etkiyen çekim kuvvetinin o denli büyük olmasına ve dolayısıyla borunun içindeki su sütununun o denli yükselmesine yol açar.
Cıvayla dolu bir cam bardak ya da duvarları parafin kaplı ve içi su dolu bir kap düşünelim. Bu iki durumda da yapışma kuvveti bağlanma kuvvetinden daha küçüktür ve bu nedenle bardağın ya da kabın kenar kesimlerdeki su yüzeyi aşağı doğru çekilir. Bu durumda, kaba daldırılan kılcal borudaki sıvı sütununun yüksekliği, kaptaki sıvı düzeyinin altına düşer.
Yeraltındaki su, kılcallık etkisiyle toprak parçacıkları arasındaki hava boşluklarından yukarı doğru çekilir, bu da toprağın kurumasına neden olur. Ama öte yandan, sıcak ve kurak günlerde toprak yüzeyindeki su buharlaşıp uçtuğunda, derinlerdeki suyun toprak yüzeyine doğru yükselip bitkilerin köklerine ulaşmasında ve onları kurumaktan kurtarmasında, kılcal etkinin önemi büyüktür.
Kılcallık aynı zamanda gözde sürekli olarak salgılanan gözyaşının, gözyaşı kanalları adı verilen kanalcıklar yardımıyla uzaklaştırılmasını sağlar. Kâğıt havlular, sıvıları emerken kapiler olay gözlenir. Yüzeydeki delikler birer kılcal boru görevini görüp sıvıyı çekerler. Spor malzemeleri yapımında kullanılan bazı kumaşlar, teri deriden çekmek için kılcallıktan yararlanırlar. Kimyagerler, kılcallığı, çözücünün dikey olarak hareket ettiği ince tabaka kromatografisinde kullanırlar. Çözünmüş maddeler, çözücüde, polarlıkları ile orantılı hızlarla yol alır.